Kirli mi, Yoksa Stil mi? Sakalın İkilemi
![]() |
Sakallar gerçekten tuvaletten daha mı kirli? Bilimsel veriler ve uzman yorumları bu yaygın iddiayı çürütüyor. |
Guardian’da Polly Hudson tarafından yayınlanan bir makalede, günümüzde internet ortamında “tıraşlı çene” normuna meydan okuyan bir tez dolaşıyor: bazı araştırmalar sakalların tuvaletlerden bile daha fazla bakteri barındırabileceğini öne sürüyor. Washington Post'un yakın tarihli raporunda bazı tuvaletlerin ortalama sakaldan daha az mikrop içerdiği belirtiliyordu (bu telefon ekranları için oldukça doğru ve biz de onları yüzümüze sürmekten mutluluk duyuyoruz). Bu dikkat çekici soru, son yıllarda yapılan bazı araştırmalar ve medya haberleriyle sıkça gündeme gelmeye başladı. Özellikle mikrobiyolojik çalışmaların bir kısmı, sakalların bakteri barındırma potansiyelini vurgularken, bazı haber başlıkları bu bulguları abartılı bir şekilde “sakallar tuvaletten daha kirli olabilir” gibi ifadelerle servis etti. Ancak konunun bilimsel arka planına ve uzman yorumlarına bakıldığında, bu iddianın gerçeğin yalnızca küçük bir kısmını yansıttığı görülüyor.
Ancak yine Hudson, araştırma dünyasındaki bu popüler algının abartı içerdiğini savunuyor. Leicester Üniversitesi’nden klinik mikrobiyoloji uzmanı Primrose Freestone’un açıklamalarını aktarıyor: “Cilt üzerindeki mikroorganizma popülasyonu, sıcaklık, pH, nem gibi çevresel faktörlere bağlı olarak değişir. Düzenli temizlik, kir, yağ, alerjen ve ölü deriyi gidererek mikropların birikmesini engeller”. İnsan cildi doğası gereği birçok mikroorganizmaya ev sahipliği yapar: bakteri, virüs, mantar ve hatta kirpik diplerimizde yaşayan akarlar. Sakallar da cilt yüzeyinin bir parçası olduğundan, burada mikroorganizmaların bulunması son derece doğaldır. Bu varlıklar çoğu zaman zararsızdır, hatta bazıları cildin sağlıklı dengesini korumaya yardımcı olur.
Hudson, bu bilimsel açıklamayı kabul ediyor; sakallar bakteri barındırabilir ama bu, otomatik olarak sağlık riski yaratmaz. Ayrıca, mikroorganizmalar her insanın cildinde bulunur. Önemli olan, sakalı düzenli yıkamak ve temiz tutmak.
Sakalın Estetik ve Sosyal Avantajları
Yazar, sakalı estetik avantaja dönüştürüyor. “Hiçbir şey bir erkeği sakallı hale gelmek kadar karizmatik yapmaz,” diyor. Eşinden bir örnek vererek, “Eşi sakallı olmadığında bir emlakçıyı andırdığını” belirtiyor . Sakalların, yaşlanma belirtilerini maskeleyerek “çok para harcamadan yapılan doğal bir güzelleşme” olduğunun altını çiziyor.
Sakallı erkekler, tamamen psikolojik bir etkilenmeyle bile olsa, daha güvenilir ve olgun imaj yaratıyor. Bazen görünümde küçük bir ekleme bile kişinin sosyal algısını ciddi ölçüde değiştirebiliyor.
Hijyen Karşıtlığı mı, Stil Etkisi mi?
Peki ama bakteriler gerçekten bu kadar korkutucu mu? Washington Post'tan aktarılan bilgilere göre, bebek cildi hatta ameliyat ortamı gibi hassas alanlarda bile sakallı insanlar temiz kaldırken, bazı durumlarda sakalsız bireyler ciltteki mikro-travmalar yüzünden daha fazla patojen barındırabiliyor . Buradaki ana fikir, hijyen uygulandığında sakalın estetik ve sosyal avantajlarının bakterilerden daha ağır bastığı.
Leicester Üniversitesi’nden Freestone’un temizlik vurgusu, bu ikiliği çözüyor: sakalın bakteri taşıdığı doğru, ama bu 'hijyen pratiği' ile kontrol altında tutulabiliyor.
Hudson, makalesini vurgulu bir ifadeyle bitiriyor: “Kendisinde sakal
yetişebilen bir erkeğin bunu yapmaması nankörlüktür.” Bunu, “ağrısız, parasız estetik cerrahi” olarak tanımlıyor . Yani, sakal “herkes için açık, kolay uygulanabilir bir güzelleşme” aracı olarak görülüyor.
yetişebilen bir erkeğin bunu yapmaması nankörlüktür.” Bunu, “ağrısız, parasız estetik cerrahi” olarak tanımlıyor . Yani, sakal “herkes için açık, kolay uygulanabilir bir güzelleşme” aracı olarak görülüyor.
Bu nedenle sakala karşı çıkan sağlık merkezli söylemler çoğu zaman havada kalıyor. Sakallı erkek, doğru bakım uygulandığında sadece temiz değil, aynı zamanda daha etkileyici, daha genç ve daha özgüvenli olabiliyor.
Polly Hudson’un makalesi, ikna edici bir yapı içeriyor. İlk bölüm, dikkat çekici bakteriyel iddialarla dikkat çekiyor; ardından uzman görüşleri işin bilimsel temelini sunuyor. Sonuç olarak, hijyene önem verildiğinde sakalın sağlık ya da sosyal açıdan bir sorun teşkil etmediği ortaya konuyor.
Sakalların hastalık taşıyabileceği düşüncesi aslında yaklaşık altmış yıl öncesine dayanıyor. 1967 yılında mikrobiyolog Manuel S. Barbeito ve ekibi, deneklerin sakallarına bakteri püskürterek yaptıkları deneyde, sabun ve suyla yıkamadan sonra bile bazı bakterilerin kaldığını gözlemledi. Bu görüş yıllar sonra yeniden gündeme geldi; ancak bu kez sakallardaki mikroplar tuvaletlerdeki bakterilerle kıyaslanarak daha sansasyonel şekilde sunuldu ve internet ortamında hızla yayıldı. Oysa insan cildi zaten bakteri, virüs ve mantar gibi pek çok mikroorganizmayla doludur. Hatta kirpiklerimizde bile akarlar yaşar. Yine de, bu mikroorganizmaların tamamı zararlı değildir.
Yüz kıllarında bulunan mikroorganizmalar, özellikle hastane gibi
steril ortamlarda daha büyük önem taşıyabilir. Cerrahi maskeler, sağlık çalışanlarının ağız ve burun yoluyla hastalara bulaştırabileceği bakteri ve mikroplara karşı bir koruma sağlar. Ancak yapılan küçük çaplı bir araştırmada, bilim insanları maskenin hareket ettirilmesi durumunda yüz bölgesinden ne kadar bakteri saçılabileceğini incelediler. Bu çalışmada, sakallı erkeklerin yüzlerinden – maskeleri sabit dururken bile – tıraşlı erkeklere kıyasla daha fazla bakteri yaydığı, maske yer değiştirdiğinde ise bu farkın daha da belirginleştiği raporlandı. Hastane gibi steril ortamlarda ise sakal konusu daha hassas olabilir. Cerrahi maskeler, sağlık çalışanlarının ağız ve burun yoluyla yayabilecekleri mikroorganizmaları engellemek için kullanılır. Yapılan küçük çaplı bir çalışmada, sakallı bireylerin maske hareket ettiğinde tıraşlılara kıyasla daha fazla bakteri yayabileceği gözlemlenmiştir. Ancak bu, sakallıların otomatik olarak daha “kirli” olduğu anlamına gelmez.
steril ortamlarda daha büyük önem taşıyabilir. Cerrahi maskeler, sağlık çalışanlarının ağız ve burun yoluyla hastalara bulaştırabileceği bakteri ve mikroplara karşı bir koruma sağlar. Ancak yapılan küçük çaplı bir araştırmada, bilim insanları maskenin hareket ettirilmesi durumunda yüz bölgesinden ne kadar bakteri saçılabileceğini incelediler. Bu çalışmada, sakallı erkeklerin yüzlerinden – maskeleri sabit dururken bile – tıraşlı erkeklere kıyasla daha fazla bakteri yaydığı, maske yer değiştirdiğinde ise bu farkın daha da belirginleştiği raporlandı. Hastane gibi steril ortamlarda ise sakal konusu daha hassas olabilir. Cerrahi maskeler, sağlık çalışanlarının ağız ve burun yoluyla yayabilecekleri mikroorganizmaları engellemek için kullanılır. Yapılan küçük çaplı bir çalışmada, sakallı bireylerin maske hareket ettiğinde tıraşlılara kıyasla daha fazla bakteri yayabileceği gözlemlenmiştir. Ancak bu, sakallıların otomatik olarak daha “kirli” olduğu anlamına gelmez.
Ancak 400’ün üzerinde erkek sağlık çalışanı üzerinde gerçekleştirilen
bir araştırma, sakallı bireylerin tıraşlı meslektaşlarına kıyasla daha fazla bakteri taşımadığını ortaya koydu. Hatta, cilt enfeksiyonlarına yol açabilen bazı patojen türlerinin sakalsız kişilerde daha sık görüldüğü belirlendi. Araştırmacılar, bunun sebebinin tıraş işlemi sırasında ciltte oluşan mikro düzeydeki hasarlar olabileceğini; bu durumun, tıraşlı kişileri bu tür mikroorganizmaları taşımaya daha elverişli hale getirdiğini öne sürdüler (makale linki >> Bacterial ecology of hospital workers' facial hair: a cross-sectional study - Journal of Hospital Infection).
bir araştırma, sakallı bireylerin tıraşlı meslektaşlarına kıyasla daha fazla bakteri taşımadığını ortaya koydu. Hatta, cilt enfeksiyonlarına yol açabilen bazı patojen türlerinin sakalsız kişilerde daha sık görüldüğü belirlendi. Araştırmacılar, bunun sebebinin tıraş işlemi sırasında ciltte oluşan mikro düzeydeki hasarlar olabileceğini; bu durumun, tıraşlı kişileri bu tür mikroorganizmaları taşımaya daha elverişli hale getirdiğini öne sürdüler (makale linki >> Bacterial ecology of hospital workers' facial hair: a cross-sectional study - Journal of Hospital Infection).
Kaynaklar >>
Sevgiyle kalın,
Murat Enöz
Yorumlar
Yorum Gönder